“Beş yüz bin emekçi vardık

Taksim Meydanı’na girdik

Öyle bir İstanbul gördük

Sorarlar bir gün, sorarlar”

Ruhi SU

Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. Size bugünün anlamından, işçilik haklarının nasıl kazanıldığından, hukuka nasıl etki ettiğinden ve işçi mücadelesinin tarihsel öneminden bahsetmek istiyorum.

Bunu yaparken bazı kavramlar hakkında herkesçe bilinen bilgileri yineleyeceğim ancak bu kavramlar ve bu kavramların nasıl yorumlanması konusunda derinlemesine tartışmalara girmeyeceğim.

İşçi Sınıfı (Proleterya)

Proleterya, marksist teoride işçi sınıfına karşılık kullanılan terimdir ve üretim araçlarını elinde bulundurmayan sınıf için kullanılır. Karl Marx "işçi sınıfı" veya proletaryayı belirli bir ücret karşılığı emek gücünü satan ve üretim araçlarına sahip olmayan sayıca fazla birey yığınları olarak tanımlar. Bu sınıfa mensup kişilere de proleter denir. Günümüzde hemen hemen işçilere karşılık gelmektedir. İşçiler piyasada sadece emeklerini satarlar ve bunun karşılığında “ücret” alırlar.

İşçi ile patronun (burjuvazi, üretim araçlarına sahip olan) çıkarları çatışmaktadır. İşçi, daha çok ücret kazanmak ister ve bunun için çabalarken patron da işyerinin giderlerini azaltmak için olabildiğince az ücret vermek ister. Burada işçi ile patron karşı karşıya gelir ve çıkarları birbirleri ile çelişir. Buna göre patronlar, işçilerini sömürür. Peki, bu sömürü nasıl gerçekleşir?

Üretim araçlarına sahip olmayan ve temelde emeğinden başka bir şeyi olmayan işçi hayatta kalmak için patronun yanında işe girmek zorundadır. Patronun yanında çalışan işçi bir değer üretir ve emeği sonucunda bir ürün ortaya koyar. İşçinin emeği ile üretilen bu ürün, bütünüyle patrona aittir. Patron bu ürünü satar ve kazanç elde eder. Bu kazançtan işçinin yevmiyesini verir. Sonrasında giderleri de düştüğünde kalan patronun kârı olur ve patron bu kâra (artı değere) sahip çıkar. Bu döngü bu şekilde devam eder. Aslında burada elde edilen artı değer, tamamıyla işçinin emeği sonucu ortaya çıkmışken bu artı değer patronun olur. Sömürü de bu şekilde gerçekleşmiş olur.

Burada başka bir hususa da değinmek gerekir. İşçilerden kasıt, sadece fabrikada makine başında çalışan işçiler değildir. Her ne kadar algı farklı olsa da sadece emeğini satana beyaz yakalılar, işçi olarak çalışan avukatlar, hekimler, mühendisler de bu işçi sınıfına dâhildir.

İşçilerin Mücadelesi ve Kazanımları

Elbette bu düzene karşı kendilerine haksızlık yapıldığını düşünenler çıkacaktı ve mücadele edecekti. Tarihte de bunun birçok örneği mevcuttur. İşçi sınıfının ortaya çıktığı 19. Yüzyıldan bu yana tarihte birçok işçi mücadelesine tanık olunmuştur.

Ülkemizde de birçok mücadele verilmiştir ve kazanımlar elde edilmiştir. Bazıları şunlardır[1]:

·         1908 Demiryolları ve Tramvay İşçileri Grevleri

·         1928 Demiryolu Direnişi

·         Kavel Direnişi

·         Kozlu Grevi

·         Paşabahçe Grevi

·         15 – 16 Haziran Büyük İşçi Direnişi

·         Aliağa Grevi

·         TARİŞ Direnişi

·         1977 Kanlı 1 Mayıs

·         Ankara Ölüm Yürüyüşü

Bu eylemlerin ve mücadelelerinin hepsinde işçiler ağır bedeller ödemiştir. Örnek vermek gerekirse 1977 yılındaki 1 Mayıs kutlamalarında yapılan saldırı sonucunda 34 işçi hayatını kaybetti.

Bu mücadelelerin özellikle hukuk alanında büyük etkileri olmuştur. Her ne kadar uygulamada büyük sıkıntılar yaşansa da işçi ve emek yasalarında Cumhuriyetin kurulduğu tarihten bu yana hep ilerleme kaydedilmiştir. Bu ilerlemeler devlet görevlilerinin ya da patronların “vermiş” olduğu kazanımlar değil, bizzat işçi sınıfının vermiş olduğu mücadele sonucunda tabir-i caizse “söke söke” aldığı kazanımlardır.

Bu kazanımlara örnek olarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş güvencesi, toplu iş sözleşmesi yapma hakkı, sendika hakkı, grev hakkı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili, yıllık izin gibi haklar hep bu mücadeleler sonucunda kazanılmıştır.

Hukuk düzleminde var olan bu kazanımları değerli kılmak ve uygulamada da elde edebilmek ve bu haklara yapılan saldırıları defetmek için yine işçilerin birleşip mücadele vermesi gerekmektedir.

1 Mayısın Anlamı

İşte tam da burada 1 Mayıs İşçi Bayramı anlam kazanıyor. Her 1 Mayıs’ta yaklaşık 200 yıldır devam eden emek mücadelesi, bu mücadelenin getirdiği kazanımlar ve mücadelede yitirdiğimiz emekçileri anmak ve kaybetmek üzere olduğumuz bütün kazanımların nasıl zorlu mücadelelerle elde edildiğini unutmamak bizim görevimiz olmalı. Bu nedenle Bir Mayıs İşçi Bayramının her yerde kutlanması, simgelediği değerlerin korunması, emek mücadelesinde yitirdiğimiz onlarca emekçinin saygıyla anılması gerekmektedir.

Saygılarımla.

Yıldıray ÇIVGIN


[1] Bu konuda ayrıntılı okuma için bkz. Saygılı, Ali Haydar, Alternatif Tarih Okumaları Emek Tarihi, Ceylan Yayınları, 2016.